Yürekten yüreğe dostluk sektiren çoban yıldızım
Tanrı tebessümü gibi gülen yüzle, eklene eklene geldin
Kavimler kapısı Anadolu�ya, içsel ilişki kurdun
Düş serdiğin yola elvan elvan ezgi
İklim olduk kuşaktan kuşağa
Bana duygu gönderdi, beni sana çağıran kent
Hale hale üstüne derviş imgesini şiirledim gül oylumuna.
Oylumuna bahar yakışan dağımın kar tacı
Enel aşkın sırrına eren erciyes yüzlü
Oylumuna türkü olduğum can biteği
Çisil çisil yağmurla gelsen, yarınlara dökülsen
İçdenizime akar, bindallı yürek aşın tutardı
Keskin kılıcı canda sınanırmış Sırat�ın!!..
İsmini ahseni takvimden alan hünkâr, ne zaman
Alkalitene baksalar, yeniçeriye pir olmuş aytulgalı derviş bulurlar
Olduğu gibi görünen yüreği derin, ulus tutkalı baldede
Yana yakıla Anadolu ateşini yaktın, insanlığın solmaz gülü
Evladiyelik; yürek yurdu kurdun, bayrağı oldun
Kokuların salkım salkım döküldüğü serin oylumda düşün.
Kıssadan hisse alsa da söküğü toros yamaçlı
Bulut ırmağının oylumuna yaslanmış Erciyesli
Dilek tutmuş, yürekten yüreğe yıldız kaydıran
Ayşafağı gözlü velimsediği yüzü, Bektaş�ı bekler.
Su yürekli, ahirim; kapımsın.