Şimdi onsuz ve sonsuz bir korkulardayım,
Sildim usumun derinliklerinden, uzaklara fırlattım.
Kaldım yapayalnız ortalardayım,
Canım dediklerim ve tutunacağım dallardayım.
Ve lakin bir gün kırılası dallardayım.
Aslında kahrolası benliğimle her şeyin farkındayım.
Karşı koyamadım, her gün kahve saati şeytandayım,
Biliyorum yine tadımlık mutlulukların karnında ağrıyım.
Ve bir gün şeytandan doyumluk mutsuzluğa gebe kalacağım.
Soğuk bir gecede ürpererek korkudan donacağım,
Sonum olacak bu soğuk ayaz gece, ben moraracağım.
Ve sevgisizliğin aklıma gelecek hatırlayacağım.
Bir zamanlar ardında ağlattığın kadın olacağım,
Uzaklara, çok uzaklara doğru kaçacağım.
Ardında yine tutulası dallara muhtaç bakacağım,
Sanacaksın yüzümdeki tebessümle mutlu olacağım.
Oysa ki daha dün yalnızlığım ölümü vurmuştu.
Ölümden öte ayrılıkla ben de seni vuracağım! ...
Sevgi demetleriyle yaşayan bu kalbi ben durduracağım! ...
Aşkın çılgın sabaha kavuşmadan, onu yosunla doyuracağım,
Ve seni uçsuz bucaksız denizler deryasında
Yapayalnız bir cankurtaranın kollarında boğacağım.
Bir yaz günü girdin kapımı çalmadan,
Ve bir kış günü seni o ayaz gecede vuracağım!
Yan! Bu saatten sonra yapamadıklarına,
Tutunamadıklarına...
Çünkü sen de aşksız dolaşacaksın, deniz derya ortalarda,
Ama ben denize koşacağım senin ardından ağlamayacağım! ..
Seyredeceğim zevkle yosun kokulu kayalara vuruşunu! ..
Ve dağılışını paramparça yüreğinin...
Bu kez gülerek emanetimi almanın tadına bakacağım,
Ardında hüzünlü değil tebessümlü olacağım,
Senden kalan mirasımı da gömeceğim uzaklara...
Acılarıma gülümseyeceğim,
Sırtımı bu sefer sana değil, taşa dayayacağım.
Yıkılmayacağım...
Aşık olmayacağım...
Gemi düdüğü gibi vakur öttüğünde usumun kenarındayım
Ve haykıracağım dünyaya,
'BİR DAHA AŞIK OLMAYACAĞIM! ...'