hasta odası
kore'de kalan Hilmi Uysal'a
sanatoryum koridoru
hastaağzı yağmur:inmedir
karanlığın cebinde kalp
ıslak suyun teleklerini sayar
ev yoluna bakar
tanımsız gece odasına
çığlık tortusuna
gerçek hayatın yasasına
'hazırlıksız ve yalnız
iki söz gibi:
yaram işliyor
ölüm tutkun
morg kapısına açılıyor çarşaf
soru sorma, sedye çiçek taşımıyor
rüzgarı dolduruyorum böğrüme
sezgimi katlıyorum
sayıklamıyorum boşluğu
düş indikçe acı sürüyor, kış
kanatlarını düşürüyor
tanıdık geliyorum kendime
hasta terliklerini yön değiştirerek
inceden yatağımı topluyorum
yüzünü değiştiriyorum odanın
unutuyorum bilincin salkımını
pijamanın ötesini
dizkapağımın zamana akışını
acının majestiği geçişini
beni tut evlat,
dönüyorum hayattan
fotoğrafa bakmak kadar biliyorum
gömlek giymeyi unuttuğum günü
bastondan yonttuğum zamanı
çocuklarımdan olan çocukluğumu
elmacık kemiğinden başladığım, çirkin
portrelerin duvardaki renge karışmasını
torunlarımın başucumda saat gibi durmasını
morg kapısına açılıyor çarşaf
soru sorma, sedye çiçek taşımıyor
hayat, bir mevsimmiş hastane odasında!