Şiir Arama

Ebu Talha - O'nun Mevsimleri Hep Kıştı

O'nun hiç baharı olmadı ki yazı bilsin… bütün mevsimleri kıştı..
Hep zemheri bir ayaz dondurucu soğuktu her günü..
Güneşi hiç görmemişti o yüzden gözleri de iyi görmezdi
Bilmezdi bilemezdi umudu, sevgiyi, sevgiliyi…
Yeni ufuklara her baktığında dalınca geleceğin engin deryasına
Suya düşmüş bir yavru kuş gibi hayalinde hep batmamak boğulmamak için çırpınırken
Sıktığı avuçlarına düşen bir iki gözyaşı damlasının serinliğiyle kendine gelirdi…
Ama bilirdi gururu, onuru ve dahi mert duruşu…

Kendine geldiğinde hep ilk yaptığı, sıktığı elleriyle her iki yanağında süzülen yarım kalmış yaşlarını silmek olurdu… hüzün duruşunu ansızın vakarlı duruşa döndürmeyi bilirdi..

İliklere işleyen o zemheri soğuk bir anda sırtında kaynar bir kor haline gelir
Kaşları çatılırken o kor çoktan düşüncelerini aklında kaynatır hale getirmiştir
Kendi devasa dünyasında o hep yetim ve kimsesizdir… anlamıştır…
Ve aldanmıştır o yeni ufukların sahte bir o kadarda kahpe serabına..
Bu kez son der… zaten her kendine geldiğinde söylediği ilk sözdür bu..
Ama ne ilktir nede son olacak biliyordu…

Kaç sabah yaşamış kaç gün batımı görmüş hiç sayısını bilmezdi…
Onun için zaman sadece bir umudun ateş çukuruydu
Her defasında ona biraz daha yaklaşıyordu…
Hangi el tutar taşları dahi yakan ateşe gideni, umudu kor olanı…
Zaten bunu bildiğinden hiçbir zaman arkasına dönüp bakmazdı..
Bilirdi o veren mutlaka bir şey almak için verir…

Sonra… çok sonra… belkide sona az kala… birgün…
Bu günün ne saati vardı nede sabahı akşamı..
Sınırları olmayan bir gündü o gün
Zaman durmuş… o yokuşun inişi başlamıştı anlaşılan..
Kendisinden bir parça olan mevsimi bahara dönmüş…
Güneş açmış gözler artık daha iyi görür hale gelmiş
Etrafta artık tek bir kara bulut kalmamış..
Kuruyan dal çiçek açmış yaprağını beklemeye durmuş…
Sular şırıl şırıl akıyor.. bülbül güle dönmüştür artık
En güzel sesler.. dört bir yan mamur olmuştur..

Adeta kendisinde bir parça haline gelmiş olan duyguları gibi kara olan paltosu hala sırtında, gözleri dışında boynunu ve ağzını kapatan atkısı, paltosuna eş renkte hala… sıkı sıkıya sarmış onu…

Her şeyin bir ilki var sözü, onun dünyasında hiç anlamı yoktu
Çünkü o ne ilk olmuş nede sondan haberi olmuştu…
Kendi dünyasında yalnız hem de yapayanlız bir yetimdi o..
Hararet bütün bedenini yavaş yavaş sararken
Yüzündeki ter sırtına sel olup akmıştır…
O hala bu haldeyken bile bu hararetin sıkılmasından saymış ve gözlerini kapatmıştır..
Artık tek düşüncesi buda her an gördüğü bir kabus olduğudur…

Ey ellerine bile yabancı onlara el olarak bakan yetim..!
Seni sende mahkum eden kader değil… şansızlığın hiç değil
Aç gözlerini ve bak doğmak nedir gör.. tut sımsıkı ellerinden…
Götürsün seni herşeyin ilkine… sonun bile ilkine…
Gül artık ve at üzerindeki bütün fazlalıkları
Aç göğsünü göklere ve haykır… sendende büyük seni yaratan var…
Kır zincirlerini tut ve asla bırakma…kolların kopasıya kadar…
Sar tüm benliğinle ve ağla ağlayabildiğin kadar..
Gözlerin kuruyana kadar son yaşın dökülene kadar…
Seni terleten sıkıntıların değil… güneş hiç değil..
Sırtındaki sana ait değil…ve koş tüm dağlar dize gelene kadar…

Bir teselli belki… bir tatlı hayal yada serap…
Olsun be hayal olsun yada serap farketmez…
Ben yetimim demiyorum artık…
Yetimlerinde can arkadaşı varmış…
Anladım o sondaki ilkte…son nefesin ilk hayatında…
Hoş geldin yetim dünyama arkadaş…HOŞ GELDİN ADI ÖLÜM OLAN ARKADAŞ…
HOŞ GELDİN…CAN YOLDAŞ….


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.135.190.244

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.