Ağla İstanbul..
Bitmeyen aşkların yarım kalan virgüllerine ağla..
Suya yazılmış sözlerle yürekleri dağlarken cesaretsizliğine yenik düşen sevgilinin yalnızlığına ağla..
En güzel yerinde biten ve uğruna hayat vaat edilen koşulsuz sevdaları ezip geçmeyi güç sayanlara ağla..
Yapılması gerekenle içten geçenlerin çakışamadığı şimdiki zamana, hazırlığı yaparak süreçlere bıraktığımız geleceğimize ağla..
Ağla sevgilim sen de İstanbul'la ki görünmesin yaşların..
Gözlerinin derinindeki aşkı sıkı sakla, dile yansımayan yalvarışlarını yaz yağmura, özlemlerine ve sana sunulan sevdalı yüreğin gidişine ağla..
Eşlik et bana aynı gökyüzünde, aynı yürekle ve şükrederek varlığına dökülen yaşlarınla..
Ağlıyorum bende teşekkürlerimi sunarak hayatıma kattıklarına..
Aynı anda aynı şeyleri arıyor olsak, varlığın varlığıma eşse, benim değil senim desem de ne var şimdi elimizde..
Hep aynı yerde kalmaya söz vererek, yüreğimdeki seni sıkı sıkı tutarak gidiyorum..
Yalnız, gözlerimi saklıyorum senden.
Kader yazgısıysak biz elbet vakit gelir, elbet içimizdeki tamlık dışarıda da bütünlenir.
Gün gelir masal sürer.
Korkularından geçince sen ettiğim dualar tanrı katındaysa yüreğim aynı sevdada bekler.
Cansın ya sen, candan ötesin ya bilirim gözlerin hep gözlerime değer..
Bilirim yüreğindeki yerim, yüreğimden geçer..