kağan işçen �
Attığım Her Adımda
çoğunluğu kahve rengi dağ sırtları
ve uzak köyler sessiz okulları
kendi halinde mezarlıklarıyla
kalbime doluşan peyzajı balkonumun
marmara gökleri hüzünlü ve gri
istanbul'da sadece istanbul istanbullu
yumuşayan havalarında keder ve tasa artığı yüzleriyle
yorgun emekçiler dolaşır sokaklarında
ve hangi şarkıyı düşlesem bir köşeyi dönmeden önce
aradığım siluetin zorlar yüreğimi
acılarımla yaşıt güzelliğin demlenir attığım her adımda
denizden esen bir yangındır nefesin göğsümde
hiçbir çivit özlem söndürmeye cüret edemez
hayatımı adadığım bu aynı caddeyi yürüme sevdamı
akşam yağmurlarıyla üstüme üşüşen ürpermelere inat
siyah ve dolgun uçuklarken dudaklarım
çizgilerini alıp gidişine...
her şeyi ayakta tutan bir nergis seherisin
kentler birbirine benzemeye devam ederken
ülkeler
evrenler
bir sen farklılaşırsın an be an
uzaklığın farklılaşır
benim için...
ayrılığın farklılaşır
yalnızlığım için...
sonrası
sonrasızlıkların yeknesak gizi
ve insan en büyük tutkuları içinde yaşıyor sanki
saatlerin anlamsızlaştığı terk etmelerde
hastalıklı bir gece düşkünlüğü
bekleyememek korkusu
yoksul sofralarda gözyaşı içmek gibi
şirin ılık ve tuzlu...
ellerim titreyek uzanırken bir bardak suya
kınından çıkar ölmek düşüncesi...
masamda yüzün var sanki
kalemimi çizgilerinin üstünden geçiyorum
şiirler oluyor her hali mimiklerinin
marmara gökleri hüzünlü ve gri bir ıslık çalıyor
omuzlarımda gençlik düşlerinin vebali
gördüğüm her boyna sarılmak istiyorum
her göze gülmek
her ağza konuşmak
en güzel dalında sen varsın yaşamak ağacının
yapraklarınla örtmesem üstümü
çırılçıplak kalır yüreğim
yaşamaktan utanırım...
Kağan İşçen