İnsan nedir sizce? Yaşayan bir beden mi? Yoksa, yaşamak zorunluluğu olan, bir varlık mı? Nedir mecbur olduğumuz?
Neden geliyoruz bu dünyaya, mecburiyetlerimiz neden? Durup düşünün, başı yalan, sonu yalan, kendi kendimize sorduğumuz sorunun cevabı bile yok.
Hep bir şeylerin peşinde koşmak, bir soğuk savaş içine girdiğimiz ve bocalamaktan başka bir şey yapamadığımız, bir hayat. Kiminin kendini mutlu saydığı, ya da mutluluk oyunları oynadığı sahne mi? Yarın sahnede hangi oyun var? Oyuncular istenildiği gibi yerli yerinde mi? Ya da, son perde nasıl bitiyor? Acıklı mı? Mutlu mu?
Mutlu sonların hep acı tarafları vardır, onlar sahne arkası bölümlerde geçer, yansıtılmaz seyirciye, hep eksik, hep yarım kalmışlığıyla. Bu beden yaşıyor, bazen hissetmeden bazende, hissettiğini saydığı duygularla ya beynimiz? Kontrol panelimiz o ne alemde? Görevini iyi yapabiliyor mu? Hani iyi çalışana akıllı, çalışmayanına, deli adını verdiğimiz beynimiz.
Akıllı mıyım deli miyim sorusunada cevap bulamadım senelerdir, buldum diyenlere de inanmam zaten.
Ahhh nelerde yazıyorum, akıllı olduğumu sevemedim, akılsız olduğumuda kabullenemedim, iyi oldum olmadı kötü oldum sarmadı. Siz hiç sordunuz mu kendinize bu soruyu?
Gelin hep beraber soralım mı? Ne dersiniz? Acaba biz akıllı mıyız?
Nermin Aydın