Şehir sahrasında süreğen sıcak
Kanatır sabrımı keskin bir bıçak
Ne bilir melâli, süfli-uygarlık
Bu bir gönül işi, ince duyarlık
Arşı saran çığlık, sûr'u andırır
Bir damla, deryayı dalgalandırır
Kurşunlanmış gibi sancılanır cân
Bu bir iç kırılış, bu bir iç buhran
Herşey, su üstüne yazılan yazı
Hüzün ruhumuzun gizli niyazı
Âteş ırmağıdır nefsin yunağı
Boşalır ansızın his sağanağı
Yakar düşünceni âfet bir edâ
Gelir hayâline girer süveyda
Ekin neden özler bunca yağmuru
Gözyaşında arınış var dupduru
Uyanır kalbinde buruk bir anı
Dirilir&depreşir efkâr zamanı
Hasret bir ceylândır, ürker ve kaçar
İnsan hep gurbetten gurbete göçer
Vedâ limanına gemi yanaşır
Herkes tufanını içinde taşır
Bağlanırız, tul-i emel güderiz
Sonra bir gök-ata biner gideriz
Ömür kısa, hikâyemiz uzundur
Cümle âlem bu zindanda mahzundur.