Gittim...
Hiç bir yolun sana çıkmayacağını
bile bile gittim...
Oysa eskiden bütün yollar sana çıkardı.
Günler Sen kokardı.
Düşündüm...
Düşündüm düşündürücü gözlerini
Düşler gördüm ardından
Karbuz kabuğundan gemi yapar gibi
Sen yaptım anılardan.
İçimdeki seni dinledim saatlerce
Bıkmadan, usanmadan, konuşmadan...
Bu yol diyordu bu yol
Ya çıkarsa...
Devam ettim yürümeye,
Ama inanmadan...
Çünkü çok duymuştum bu sözü
Biletime amorti bile vurmayan
piyangocu amcalardan...
Eve vardığımda;
Odamda kaderim gibiydi.
Karanlıktı...
Senin beni sevmeni beklemek ise
ipi olmayan bir uçurtmanın
Yıldızlara ucmasını beklemek kadar hayal
ve birazda ahmakçaydı...
Kabullenmeliyim artık
Kendine kabullendiremediğin beni.
Dudaklarımın arasından çıkmalı o küçük kelime
Büyüklüğü beni yıkıp geçmeden söylemeli,
Yoksun;
Sensizliğe lal oldu dilim
Yirmi dokuz harfe inat
boğazımı yırtarcasına sustum.
Sesini kattım susuşuma
Suç üstü yakalandığım gece sayıklamalarımda...
Ne bakacak yüzüm vardı
Ne de yüzünü görecek kadar
yüzsüzlüğünü gizleyebilirdi aynalar...
Anlamıyor musun yar
Yaramda adın var!
adında aklım.
Öldürdü beni,
Yokluğuna adadığım,
Zor geçimli gelirsiz umutlarım...
Ölüler susmalı, dua beklemeli öyle ya.
Öyleyse;
Üç şiir bir aşk okur musun ruhuma?