Yılan derisine yapışmak bir süre,
bir imamın yalanlarının uzunluklarıyla yarışmak saatlerce,
koşmak gün batımına iki gözünü çıkarmak gecenin,dizlerinde uyutmak bir anne şevkatiyle.
Şevkat,
biraz şevk kat dedemin sofrasına anne,
boynunu kesmeliyim,çamurdan yaptığım tüm hocaları,
bir papazın elinde tuttuğu haççı yalancı imamların müsait yerine gömmeliyim...
bir şehvet ımparatorluğu kuran bakirelere ne demeli,
kuranı öpmeli,
sonrada alnına koymalı.
Yalancı sofuları,
baştan çıkardığı için.
Sonrada yalanını...
bir rahibenin
cenabet ellerini yüzüne degdiren hoca,
sende artık bakiresin,
seni dininden boşuyorum...
Siz Allahın askerleri,
bir genel evin kapısında dilencilik yapan pis ihtiyarlar,
cami avlularını yeterince kirlettiniz,
sizleri taraçalanmış günahlara emanet ediyorum...
sen,
çalışkan çocuk,
tek yaptığının kan akıtmak olduğunu biliyorsun,
şimdi orta parmağına banıp,
bakire rahibelerin alnını akıt,
dökülen kanları petrol zannedenler yansın...
şimdi gözlerim salıncakta çılgınca eğlenen bir zifir,
keyfi bozulunca annesini ağlatan.
Karartılan tüm yüzleri,
mahkeme duvarı zanneden zanlılar,
intihara sürükler gibi atıyor tüm küfürleri içinden...
Sonra da dinini.
farları açık kalan bir papaz,siyahın cazibesine kapılan tüm ruhları
çiğnemekte yalın yalın...
kalın gelmiş olmalı,
şimdi siz burada kalın,
ben ötede ince ince...
Töreleri çiğniyoruz...
din başlıklı tüm kitaplara eyvallah,
ben imamlara küskünüm,
rahipler bana dargın.
dua eden eller,
ne zamandan beri küfrediyor içinden.
Bu yüzden bana elinizi uzatmayın.
Beni Allahtan uzaklaştırmayın,
siz gidin öksüre öksüre,
arkanızdan çıkan seslerin sizi konuşurken şaşırttığına kızın bir tek,
beni biraz olsun şaşırtın
delik deşik kalplerinizden soktuğunuz günahları,
temizleyerek...