Daha önce de görmüştüm seni;
Gezici bir yağmur ağacının
Dallarından damlayan ılık kuş cıvıltısı
Terden bir şemsiyenin üstüne.
Burdan geçiyordu yıkanmış oba
Havayı karıştıran pır pır bir sevinç
Kulelerden kulelere bayır aşağı
Ereksiz koşu
Dalgın dağınık bir gölgenin peşinden.
Diyorum ki,
Ne güzel olurdu, hep seninle
Dağlar, taşlar, denizler
Bütün aymaz ölümsüzlükler gibi yüz yüze
Konuşuyor olsaydık
Çok uzak geleceği.
Ne mümkün,
Şapşallığın sonu yok, isteklerin de.