Ahlaka boyun eğme, bir hükümdara boyun eğme gibi kölece ya da mağrur ya da çıkarcı ya da teslimiyetçi ya da budala bir heyecan ya da düşüncesizlik ya da umutsuzluk eylemi biçiminde olabilir. Bu tür boyun eğme aslında ahlaksal değil.
Ahlaksal” diye nitelenen yönetmelikler gerçekte, insanlara karşı olup insanların mutluluğunu kesinlikle istemezler. Keza bu yönetmelikler “insanlığın mutluluğu ve refahı” ile bağıntılı olmaktan uzaktır.
Ahlak yargıları ve cezalandırmaları, daha az sınırlandırılmış olanlara karşı (özgür olan bireylere karşı) ruhsal olarak sınırlandırılmış olanın gözde intikam biçimidir.
İradenin temini değildir zevkin sebebi.Tersine irade ileriye gitmek ister ve o engel olan her şeyin üstesinden gelmeye çalışır.Zevk hissi , düpedüz iradenin tatminsizliğinden kaynaklanır. Onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşamamasıdır.
Ahlak, eleştiren elleri ve işkence aletlerini kendisinden uzak tutmak için sadece her türlü korku aracına hükmetmekle kalmaz: onun güvencesi, kullanmasını çok iyi bildiği bir tür göz boyama sanatında yatar: nasıl 'coşturulacağını' bilir. Sık sık, tek bir bakışla eleştirici iradeyi felç etmeyi, hatta kendi tarafına çekmeyi başarır.
Av ve zafer için tutkuyla donanan görkemli yırtıcı hayvan, sarışın canavar görmezlikten gelinemez. Bu gizli temel, zaman zaman patlar, hayvan tekrar vahşete döner. Romalı, arap, alman, japon soyluluğu, homeros'un kahramanları, iskandinav vikingleri .. Tümü de bu gereksinimi paylaşıyorlardı.nereye gitseler arkalarında "barbar" kavramını bırakan bu soylu ırklar, en yüksek kültürlerinde bile, bunun bilinçliliğini gösteriyor, gururunu taşıyorlardı. İnsanlar doğar,büyür,yaşar ve ölürler önemli olan çok yaşamak değil yaşadığı sürece fazla birşeyler yapabilmektir.
Aslında biz tüm kalbimizle sadece bir tek şeyle ilgileniyoruz- eve bir şeyler götürmekle”. Bunun dışında hayatla, yaşananlarla ilgili olanlar-hangimiz bunlar için yeterince ciddiyete sahibiz? ya da zamana? bu tür şeylerle korkarım ki hiçbir zaman tam olar.
Kibar ve soylu olana iyi denir. Ama kimseyi hor görmeyene ve kimseye yukarıdan bakmayana da iyi denir.
Ahlaklılık törelere itaat etmekten başka bir şey değildir (özellikle artık değildir), töreler ne tür olurlarsa olsunlar bu ilke değişmez; bununla birlikte töreler geleneksel tarzda davranmak ve değerlendirmelerde bulunmaktır. Geleneğin emretmediği şeylerde ahlak yoktur. (tan kızıllığı, madde 9) sadece gelenek olduğu için bir inanca bağlanmak.. Bu elbette namussuz olmak, korkak olmak, tembel olmak demektir! Öyleyse, ahlaklılığın ön koşuluna namussuzluk, korkaklık ve tembellik olmuyor mu?
Ah!.. En yüksek umutlarını kaybeden soylular tanıdım ben. Şimdi kara çalmaktalar tüm yüksek umutlarına. Artık küstahça yaşıyorlar,anlık hazlar içinde , ve ertesi güne dair hedefleri yok neredeyse... "ruh , şehvettir!".... Böyle derlerdi. Bu sırada kırıldı ru.