Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci; sahneye fırlayıp romeo’nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde titanic defalarca izlenmiştir. Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. Çünkü romeo ölmeli, titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalı.
Satranç hayat gibidir. Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu.
Düşün: kör, sağır ve dilsiz çölde gidiyorlar ve sağır ölüyor. Dilsiz köre, sağırın öldüğünü nasıl anlatır? seni sevmek; sadece dilsiz kalmak değil, dilsizin böylesi olmak işte!
İnsanı en çok üzen şey; ummadıkları kişiler adam olurken, adam sandıklarının insan bile olamamş olmasıdır.
İyiki'lerin keşke'lerini geçsin bu hayatta. Çünkü zamanı geri çevirmek için saatin yelkovanı ile oynamak fayda sağlamaz.
Hayatından silmek istediklerini gerçekten sil, çünkü geri dönüşüm kutusunda bekletirsen; sistemini yavaşlatır !
İşte hayatın en güzel tarafı da buydu; her şey olabilirdi, her ne kadar olasılıksız olursa olsun olabilirdi, olasılık dışı olan bir olay mutlaka olurdu.
Herşeyin sıradanlaştığı bir dünyada, bazen kaybetmek en doğru seçimdir. Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.
Tuhaf, Tüm duyuların merkezi olan beyin, acı hissetmeyen tek organdır.
Unutma; kimse unutulmayacak kadar sonsuz ve sonsuza dek sevilecek kadar değerli değil aslında.