İnsanın ruhu vücudunun en bitkin parçası. Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için hayat sonu sonu olmayan bir yolmuş gibi geliyor bize.
Kadınlar; seni sen yapan özelliklere aşık olup, sonra senden o özellikleri almaya kalkıyorlar.
Aşık olmak anlık bir şey. Birden her şeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin, çok daha lezzetli olduğu bir an bu.
Kaybedecek bir şeyinin kalmaması, özgürlük galiba. Ama bunu kim elde edebilir, kim başarabilir, onu bilmiyorum.
İnsanın yer yüzünde kendisine en uzak olduğu nokta, kendi sırtıdır aslında.
Yine sabah olacak, yine yeni bir gün başlayacak ve ben yine öleceğim.
Rutine dönüşen her şey sıkıcıdır aslında. Ya bu yüzden komşunun çimeni bahçesindeki çimen bize hep daha yeşil gelir, her zaman.
Doğru zamanda, doğru yerlerde olmamaklardan oluşur her zaman hayat.
Bir kürenin üzerinde yapılan bütün yolculuklar, aslında yalnızca başlangıç noktasına yaklaşmaya yarar.
Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki?