Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki ; kendini sevdiklerinle savaşırken , nefret ettiklerinle sevişirken bulursun... !
Benimle savaşma. Çünkü kazanırsan, kaybedersin.
Belki de tek sorun şuydu: biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
Adını çok düşündüm. Bildiklerimden hiçbirini yakıştıramadım. Seni bulduğum gün, senden duyacağım. Bu yüzden tahmin etmeyi bıraktım. Şimdilik sana "sevgilim. Diyorum. Umarım kızmazsın.
Düşünceler mükemmel, ancak davranışlar kusurludur. Bir insanı sevdiğini düşünmek, ona bunu söylemek ve ardından sarılmakla anlatılamayacak kadar mükemmeldir.
Hiçbir şeye dönüp bakma. Özellikle de kendine. Bozuk bir fotoğraftan başka bir şey göremezsin. Üzerine tek bir saniye binsin, sesler bile değişir. İnsan, doğru hatırlayabilen bir mahluk değil. Bu yüzden hatırlamaya çalışma.
Bağımlılıktan nefret ettim. Gitmemi, terk etmemi engeller diye. Ne bir maddeye, ne de bir insana bağlandım.
Belki de varlıklarından şüphe ettiğim bütün duygular içimde ama onları uyandıracak olanlar ortada yok. Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan.
İnsanlar... Dedim fısıldayarak. Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken... Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı.
Belki de seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir.