Şu zavallı çocuklar, "bu köpek benim” diyorlardı. “orası güneşteki benim yerim. ” işte tüm dünyayı kuşatan gasbedip sahiplenme davasının nasıl başladığının en canlı misali.
Düşünce gücümüz arttıkça, özgür insanların çoğaldığını görürüz. Basit insanlar, kişiler arasında bir ayrım görmezler.
Ölüme, yoksulluğa, bilgisizliğe çare bulamayan insanlar, mutlu olmak için bunları hiç düşünmemek gerektiğini anladılar.
Bana filozofların değil, peygamberlerin haber verdiği allah gerek.
Bana öyle geliyor ki sezar gidip dünyayı fethederek eğlenmek için fazla yaşlıydı. Bu tür bir eğlence auguste ve iskender’e uygundu: durdurulması zor, genç insanlardı onlar, ama sezar sanrım daha olgundu.
Halimiz gerçekten mutluluk verici olsaydı, kendimizi onun hakkında düşünmekten alıkoyma gereği duymazdık.
Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada pek az dost kalırdı.
Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.
Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını göstermek istediğimizde, o kişinin söz konusu şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemlememiz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan bakıldığında doğrudur. Bu gerçeği kabul etmeli, ancak bunun hangi açıdan yanlış olduğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılmamış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılardan görememek olduğunu anlayacaktır. Çünkü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açıda doğal olarak yanılabilmesinden kaynaklanır.
Ölümü düşünmek ne kadar tehlikesiz de olsa, ölümü hiç düşünmeden ona katlanmak daha kolaydır.