Lal olmuş dillin şair
Nedir bu halin?
Şair de anlatamazsa her daim kanayan yarayı
Mirası ne kalır ki;
Bahar ve aşk sarhoşu dizelerinden başka�
Zaman mı tutukluyor ezberindeki kelimeleri?
Evet, belki tehdit ediyor gölgeler
Cesaretini korkudan aldığını bilir gibi�
Ne olursun,
Ne olursun mahşere bırakma son sözünü
Sesin ki;
Yasaklı üç rengi verir
Sesin ki;
Köylerin ve dağların biricik yaşantısından kopmuştur.
Şair der ki;
-Gücüm yok
Teslim olmamak için
Ölümle özgürlüğün hat safhasına kucak açanları,
Ve kurşuna dizilenleri anlatmaya
Derim ki;
-Unutulmuşların mezarsızlığından söz et şair.
Der ki;
-Kahpece..!
Derim ki;
-Anlat yine de
Anlat ki mirasın aşkların ve baharların olmasın
Der ki;
- Diyarbekir�de 47 sehpa gördüm�
Ve oğlunun son titreyişinin şahidi babayı
Yine de gülüyorlardı fotoğraflarda bu yaman sona�
_____________________________Artık vazgeçtim�
En dibindeyiz sanmıştık acının
Oysa bitmemişti,
Yine bir bahar gününde
Elinin kınasıyla nice gelin
Ana kucağında nice bebek
Ve nice yiğit düşer toprağa
Top-tüfek sesleri�
Boyunlarında zincir binlerce insan!
Sonu yoktu zulmün, başlangıcı olmadığı gibi
Ama inkar edilmeye inat isyanı olanlar vardı..!
__Tarihin o hain dipsizliğinde yine dirildiler.
En dibindeyken bile güneş sızdı içlerine
Yeniden boy verdiler dağ çiçekleri gibi
Unutulmuşların mezarlarından kopup geldiler,
Yaşam oldular�! __
Ve henüz 12 yaşındayken 13 kurşunu taşıdı gövdesi�..
Açlığın yamasını bulduk da ölümünkini bulamadık
Tepeden tırnağa nefret sarmıştı ülkemizi
Rayber ve Kasım gibi halkına ihanet etsen de
Dilin ve kara tenin boynunda ağır bir suç!
-Derim ki;
Kurtuluş sesindir..!
Dalga dalga çoğalacak,
Belki üşüyecek yüreğimiz ama
Ziyanı yok �GÜNEŞ�imiz ne güne duruyor,
Anlat, rengini Mezrabotandan alan sesinle
Sonra yankılansın sesin Dersim Dağlarında
Çoğalsın
Yanına barışı da katsın�