Zaman mezarında bir hırsız!
Gidişe nesir martı heybeti
Avucunda...
Doğurgan gözümde çalıntı yaşlar!
Kahır düşüyle yırtarken gölgemi,
Kanadı tırnaklarım
Soluk soluğa...
Yalın kat çiçeklerim şimdi ölü!
Omzumun solunda hain ürperti
Kekeme dilimde şiir kuşları...
Bir kumru atladı
Saçımın kırık telinden,
Penceresi sana üzgü...
Şimdi sana bakmak İstanbul'un aynasından:
Uzak bir Anadolu şehrine kar havası.
Ayaz, musluktan akan suya emanet;
Balkon kenarında üşümekte
Bir başına, fesleğen.
Bahardan çorak elimle uzansam,
Keser mi hayat yolların kanadını
Ve fesleğenin düşmüş başını?
Korkum felaket...
Gelsem şimdi kış kokar
Dilinin ucunda ki omurga.
Kardan kalemle karaladığın,
En soğuk kaldırım...
İçimde oturmak isteği, kuytusuna.
Geldiğim yer ki;
Kalabalık yalnızlığa müebbet!
Yasaklıydı şiirin beyaza kaçan kılıfı,
O yüzden gözlerim, kıble eyledi kıskanılan şehri.
Bir de ben karalasam o kaldırımı...
Şimdi sana bakmak İstanbul'un aynasından:
Nefesini kubbeleyen diyarda
Kar tanesi...