Şiir Arama

Selçuk Bekar - Ezancı

Kaf Dağı'ndan mı, bilmem, o ses nereden gelir,
Ben, gerçekleri uyur, hep o sesi yaşardım
Balkonlardan aşırır ufacık kalbimi sır,
Bildik pencerelerden, meçhûle taşınırdım

Güneş, çirkin doğardı saf çocuklar üstüne:
Yakan top, saklanmaca, seksek neye yarardı?
Anlatacaksa bana bu büyülü dâveti,
Birkaç ihtiyar yıldız, bir büyükanne vardı
...
Bir büyükanne yoktu: 'Ses'e gitti dediler
Götürdükleri yerde taşlar dikili bahçe:
Ammâ sesten eser yok, mırnav mırnav kediler,
Kapısında bir demir ve üstünde kelepçe
...
Okullar aldı beni 'Fizikçiler işlediGöğsümü kurdu durdu hercâî bir vuruntu,
Gurbet doğurdu gurbet. 'Yalan', böyle başladı
Ben, 'Ses'i unutmadım... 'O ses', ve bir kuruntu:

Düşman kovalıyordu sanki art arda günler
Tekrârı olmayan bir müsâbakadan sonra
Aynamdaki beyaz kıl ve yaşanmamış dünler,
Gönlündeki 'Fî' dedi, haricinde ne var: 'Lâ'!

Rüzgâr, hani derler yâ: 'Bir rüzgâr attı beniŞu taş, Remzi'den kalma, o pencere kırıktı
Demir kapı zincirsiz, taşların çoğu devrik
Eridi vuslat mumu, içime kasvet aktı:
...
Çocuk kalbime her gün hasret eken 'ezancıNe adını bildiğim, ne de gördüğüm amca
Kırk yıl sonra önünde, 'eskiden bizim' evin,
Gözüm boş minârede, gönlüm kördüğüm Amca...


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 3.138.124.123

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.