Şiir Arama

Serpil Başak - Avare Bir Ay

Zakkumi bir rüzgâr geçiyor aklımdan,
Ürküyor, beynimi yedirdiğim kurt,
Korkusuna sarıyorum; kemiriyor.

Avare bir ay vuruluyor varoş damlarında,
Kuran kursundan dönüyor çocuklar ya da çıraklıktan üçü dördü
On dördünde şu oğlan; fark edilme derdinde, felaketi fikrinde.
Sormayın hiç; uykuları ıslak, bakışları kıyak;
Büyümesine asıyorum; kıvranıyor.

Sokaklar, yakar top atışında; loş,
Çöp bidonlarında kediler; bir mutlu, bir sarhoş.
Gecikmiş çocuk uykuları;
Yakar topla kalmış tozlu avlularda elifba,
Çarpılıp yandıkları ay ışığı;
Avuçlarına sürüyorum; tabak tabak istiyorlar.
Işıklı bilyeler yapıyorlar, ay taşından, firuzeden.
Gülüşleri on dörtlük lamba fitili,
Bir uzayıp, bir kısalıyorlar;
Pervane oluyorlar,
Bir masala asıyorum; yanıyorlar.

Zehir zemberek bir küfür düşüyor ağzımdan,
Küsüyor annemden emdiğim süt,
Helalliğini örtüyorum; bağışlıyor.

Avare bir ay dolaşıyor varoş kahvelerinde;
İşsiz kavgalarına karışıp karanlığın,
Hır çıkarıyor ceplerinden ay ışığı.
Zuladan zıkkım çıkarıyor bir berduş,
Alıp başına çalıyor dünyasızlığın.
Kör topal bir ayyaşın ağzına düşüyor sokak ışığı,
Peşinde üç beş köpek; çiş ve şarap kokuyor yalnızlığı.
Çocukluğunu veriyorum uykusuna; annesini emiyor.

Uzaklarda havai fişekler patlıyor; mutluluğundan ve
Yapay cennetinden akçeli tanrının.
(Ay Işığı Sonatı'nı sever misiniz, efendim?)
Ah! ..Çıtkırıldım sırıtışı doygunluğun.
Gülüşüne asıyorum; çirkinleşiyor.

Işıksız bir ay vuruluyor dünyanın yamacında,
Zakkumlar hüzzam döküyor ağusunu,
Bir uçurum çekiliyor denize doğru, bir yakamozlanıyor dipte dalga,
Doldurup doldurup göğe boşaltıyor gözyaşlarını timsah,
Gökyüzü öfkeli, yeryüzü yay,
Bir gerillanın ardı sıra dağa çıkıyor bulutlar.
Oy… Tetik bakışlı sevgili,
Gezden, gözden çoktan geçti bu sevda.
Dünyanın çırasını öpüyorum; tutuşuyor.

Tanrılardan şimşek çalıyor gökçe çocuk;
Soydan soptan Promete! .
Pimi çekilmiş bulutlar patlıyor dağlarda,
Yağmurun bir hesabı var, timsahın döktüğüyle.
Yalanına basıyorum; boğuluyor.

İrem bahçeleri bozgunda,
Hurilerin aklında bir karış tül mavi,
Ah.. Varsıl buyrumculuğu yer tanrıların.
(Cehennemi nasıl bilirsiniz, efendim? Buyurun buradan yanalım.)
İnsanların bilincine asıyorum dünyayı; sorular büyütüyorlar.

Avare bir ay düşüyor gözlerime,
Sevip koynuma alıyorum; ayçalaşıyor.
Beklenmedik bir hüzün, bir Ağustos buğusu;
Yağmura veriyorum kapıda; sırılsıklam aşklaşıyor.


Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.118.162.8

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.