Bazı şeyler unutulmaz işte... Doğduğun yer misal…azıcık büyüdüğün azıcık hatırladığın yer bile.
Bilirsin, noktayı koymak ne kadar zor olsa da, tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir.
Ben bir kadın sevdim, onu da bir kere sevdim. Başka bir kadın yok bu kalpte. Olmayacak da.
Bavulları hiç sevmiyorum efendim. Çok hüzünlü şeyler. Hep geri dönüp gitmeyi hatırlatırlar.
Altı soru cümlesinin içinde ilk akla gelenin aslında,en cevapsız oluşu ne tuhaftır değil mi? kim? ne? nerde? ne zaman? nasıl? sorularının mutlaka doğru ve kesin bir cevabı varken… neden… hep değişik cevapları ve yeni soruları getirir.
Ben gördüm hem de çok gördüm. Erken yaşlandım.
Sene 1923. Ortalık başladı kaynamaya, bir laflar dolanır; mübadele derler, gitmeliymişiz oralardan evimizi bırakıp.
Madem bazı insanlar bunu hak etmez, yapacak bir şey yok. Hak eden insanlara da sırtını dönme.
Biz toslamamız gereken neyse ona tosladık… onunla büyüdük….
Bizim buralarda tam akıllı kim var allah aşkına, herkes azcık üç şekerli.