İçinde yaşadığımız cehennem, şehirlerimizin cehennemine karşılık geliyor. Şehirlerimiz zihniyetlerimizin ölçüsü, ölüm istenci yaşama coşkusuna öncülük ediyor ve hangisinin bize esin kaynağı olduğunu ayırt edemiyoruz. Tekrarlanıp duran işlere koşturuyor ve doruklara yükselmekle övünüyoruz. Ölçüsüzlüğün elinde esiriz ve düşünüp taşınmadan sürekli binalar inşa ediyoruz. Dünya bir süre sonra yalnızca bir şantiye olacak.