Bazen bilgi yusuf'un kuyusuna dönüyor! hikmetine ulaşılmamış duyuş ve düşünüşlerden meydana gelen bir "kuyu"!
İnsanın kendi özünde allah'ın sesini duyması vicdanla mümkündür. İçinde allah'ı bulma hâlidir vicdan. Ve insan ister devlet adamı olsun, ister hâkim, ister san'atkâr olsun, ister mütefekkir, işadamı, esnaf... İlâhî varlığın, özündeki mevcudiyetini unutmadıkça insandır.
Öfkeye sarılmak, birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında sizsinizdir.
Edebin en zor anları, muhataplarınızın sizin edebinize güvenerek size zarar verdikleri, emek ve ihlasınıza saldırdıkları anlardır.
Birçok gönüllü insanımız, ideallerinin yüksekliğini ve ulvîliğini gerekçe göstererek, maksada ulaşma adına her yöntemin meşru olabileceğine kendilerini inandırdılar. Halbuki eğri yolda doğru yürünemeyeceğini, hedefin aksi yönüne düşebileceklerini göremediler.
Var oluşun sırrı korkusuz olmaktır. Ne olacağınızdan korkmayın, özünüzün kudretine güvenin. Yalnız, etraftan umut beslemekten çıktığınız an özgürsünüzdür.
Sabır bitecekse, isyan ve nefrette değil; ancak tevekkül ve rızada bitmeli!
Her insan aslında yalnız. Hem de mutlak manada yalnız! yalnızlık gerçeğini melankoli konusu yapıp, onu aşılabilir sanarak çevreye mızıldananların "yalnızım!" yakınmalarındaki değil söylediğim. Kendi mutlak varlığında kendine yetmek olgunluğuna erişmesi gereğindeki "kendindelik"... "anlama" da orda, gerçek de, aşk da... Yalnızlığımızla da barışmalıyız.
Kendi içinde egosunun binbir hilesini aşıp ruhaniyetiyle barışmadan, o barışın sıcak huzuruna varmadan aleme nizam vermek hayal.
Şüphesiz özür dilemek, hatasını anlayan ve telafi etmek isteyen şahsiyet sahipleri için bir meziyettir.