Bu noktada Thoreau'dan bir tefsir yapacağım: "Bana aşk, para, inanç, şöhret, adalet yerine gerçeği verin".
Ben estetik düşkünü yalnız bir gezginim.
Eğer yaşama sevincinin esasen insan ilişkilerinden kaynaklandığını düşünüyorsan yanılıyorsun. Tanrı bunu tüm çevremize yaydı. O her şeyde mevcut. Tecrübe edeceğimiz her şeyin içinde var. İnsanlar sadece, bu şeylere bakış açılarını değiştirmeliler.
Bence kariyer denen şey bir 20. yüzyıl icadıdır ve ben bir kariyer istemiyorum.
Denizin tek hüneri şiddetli darbelerdir ve ara sırada olsa, kendini daha güçlü hissetme şansı. Doğrusu, deniz hakkında fazla şey bilmem fakat burada durumun böyle olduğunu biliyorum. Ve yine, hayatta güçlü olmanın çok gerekli değil fakat kendini güçlü his
Düşüncelerimi anlatan kelimelerin git gide anlamsızlaştığını farkettim.
Ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım o zaman siz de benim şu anda gördüklerimi görür müydünüz?
İnsan yaşamının mantık ile yönetildiğini kabul edersek, hayatın olasılığı kaybolur.
Aradığı dostluğu belki de sevdiği kitaplarda bularak yalnızlığın yollarında yürümek istemişti.
Mutluluk sadece paylaşıldığı zaman gerçektir.