Söz Arama

Yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir.

5019 kere okundu

Yorum Yaz

Yorumunuz (*)

Resimdeki kodu giriniz

IP Adresiniz: 18.227.48.237

Yorum Yok

Bu söze ilk yorumu siz yazın.

Bu Kategorideki Diğer Sözler

Bütün olmak parça olmaktır; gerçek yolculuk geri dönüştür.

Hiçbir şeyiniz yok. Hiçbir şeye sahip değilsiniz. Hiçbir şey sizin malınız değil. Özgürsünüz. Sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz ve ne verdiğinizdir.

Yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir.

Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı hak etmek, kazanmak gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman özgür düşünebileceksiniz.

Acıdan kaçarsanız coşku şansını da yitirirsiniz. Zevk alabilirsiniz, hatta zevkin türlü çeşidini alabilirsiniz, ama doyamazsınız. Eve dönmenin ne olduğunu bilemezsiniz. Doyum, zamanın bir işlevidir. Zevk arayışı döngüseldir, yinelenir, zamandışıdır. İzleyicinin, heyecan arayanın, rastgele cinsel ilişkide bulunanın çeşitlilik arayışı hep aynı yerde son bulur. Bir sonu vardır. Sona erer ve yeniden başlamak zorunda kalır. Bir yolculuk ve dönüş değildir, kapalı bir çevrimdir, kilitli bir odadır, bir hapishanedir. Kilitli odanın dışında zamanın manzarası vardır; şansın ve cesaretin yardımıyla ruh, bu manzara içinde sadakatin kırılgan, geçici, umulmayan yollarını ve kentlerini kurabilir: insanların mekan tutabileceği bir manzaradır bu. Bir eylem ancak geçmişin ve geleceğin manzarasında gerçekleştirildiği zaman insan eylemi olur. Geçmiş ve geleceğin sürekliliğini öneren, zamanı bir bütün haline getiren bağlılık, insan gücünün köküdür, onsuz yapılacak hiçbir şey iyi olamaz. Zamana karşı çalışmaktansa zamanla birlikte çalışmanın iyi yanı, zamanın boşa harcanmamasıdır.

Bütün duvarlar gibi iki anlamlı iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığına bağlıydı.

Acı var. Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını varsayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum var olmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama acı’yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı - gereksiz acıyı - dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi gelior. Yine de her şeyi, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... İçinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise - yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğininacı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen... Eğer sonuna kadar dayanabilirsen.

Sevgi, acının içinden geçme yolarından yalnızca biri, bazen yanılıp ıskalayabilir. Acı hiçbir zaman ıskalamaz.