Özü sözü bir: Düşünceleri, söyledikleri ve yaptıkları bir olan, ne düşünüyorsa onu söyleyen, içi dışı bir olan kimse."Özü sözü bir olan insanlara rastlamak gittikçe zorlaşıyor."
Özür dilemek: 1. Yaptığı bir yanlıştan ötürü affedilmesini istemek. 2. Özrünü ileri sürerek yapılması kendinden istenen işi yapmamak, bundan bağışlanmasını istemek."Özür dilerim, ben o kovayı taşıyamayacağım."
Özrü kabahatinden büyük: Bir kabahat için özür dilerken daha büyük bir kabahat işleyen kimse için söylenir.
Özenip bezenmek: Çok özen gösterip titizlikle, ayrıntılarına varıncaya değin ele almak.
Ötesi çıkmaz sokak: "Takip edilen yol yanlıştır, bu yolla bir yere gidilemez, sonuç alınamaz, bir yere kadar gidilir ama daha fazla gidilemez" anlamında kullanılır.
Öteden beri: Oldukça uzun zamandan beri, eskiden beri."Öteden beri sevmem ben onu."
Örümcek kafalı: Geri düşünceli, yenilikleri kolay kabul etmeyen (kimse).
Örtbas etmek: Kötü bir durumu gizlemek, yayılmasını önlemek."Dairede yapılan yolsuzlukları örtbas edeceklerini sandılar."
Öpüp başına koymak: Bir şeyi minnetle karşılamak, seve seve kabul etmek."Adam sana iş verecekmiş, daha ne istiyorsun, öpüp başına koy."
Önüne gelen: Olur olmaz kimse, herkes, karşısına çıkan."Önüne gelene sordu ama bulamadı."