Dünyanın dört bir tarafındaki askeri mezarlıklar tanrının yanlarında olduğuna inandırılmış, beyni yıkanmış ölü askerlerle doludur.
Biliyor musunuz, mutfak masasının etrafında 30 sene önce batan bir sistemin onları nasıl becerdiğini.
Uzun zamandır senato, meclis, hükumet binaları ve belediyelerin sahipleriler. Hakimler arka ceplerinde. Bütün büyük medya ve haber şirketlerinin sahipleriler. Her sene milyarlarca doları lobileşmek için kullanıyorlar. Onlar tek birşey istemiyorlar. Eleştirel düşünen vatandaş istemiyorlar. İyi derecede bilgilendirilmiş ve eğitim görmüş insanlar istemiyorlar. Çünkü onların çıkarlarına aykırı.
Politikacıları unutun. Onlar önemsiz. Politikacılar size seçim hakkı tanındığı fikrini sürdürmek için varlar. Hakkınız yok. Seçim hakkınız yok. Sahipleriniz var. Size sahipler. Her şeye sahipler. Bütün önemli topraklara. Kolektif şirketleri denetliyorlar ve sahipleriler.
Politikacılar bu kelimeyi bilirler. Sizin üzerinizde kullanırlar. Politikacılar geleneksel olarak üç şeyin arkasına saklanmışlardır: bayrak-incil ve çocuklar. Ancak bir sebebi var. Bunun bir sebebi var. Eğitimin rezil oluşunun bir sebebi var. Asla düzelmemesi ile aynı sebep. Asla düzelmeyecek. Boşuna beklemeyin. Elde ettiğinizle mutlu olun. Çünkü bu ülkenin sahipleri bunu istemezler. Gerçek sahiplerinden bahsediyorum: büyük ve zengin. Gerçek sahipleri: her şeyi denetleyen ve her şeye karar veren büyük ve zengin iş hissedarları.
Bu ülkede ki(abd) ekonomik ve sınıfları nasıl tanımlarım biliyor musunuz? üst sınıf bütün parayı elinde tutar ve hiç vergi ödemez. Orta sınıf bütün vergileri öder ve bütün işleri yerine getirir. Fakirler de orta sınıfı ürkütmek için vardır.
Medya ve siyasetçiler hep bizi bölen şeylerden bahseder. Bizi birbirimizden farklı yapan şeyler. Bütün toplumlarda ki yönetici sınıflar hep böyle çalışır. Geri kalan insanları bölmeye çalışırlar. Zenginler parayı alıp kaçmak için alt ve orta sınıfları birbirine kırdırır. Oldukça basit birşey ve hep işe yarar. Farklılıklara vurgu yaparlar. Irk,din,etnik ve milli geçmiş,iş,gelir,eğitim,sosyal statü, cinsiyet. Birbirimizle kavga etmemiz ve onların bankaya gidebilmesi için herhangi bir şey.
Ayrıca amerikada ki medya ve basın organlarını pek ciddiye almam. Onları dinlemem. Onlara gerçekten inanmıyorum. Şunu da söylemeliyim,sarı kurdelalar ve amerikan bayrakları beni ağlatmaz.
Amerikan devleti'nin bize emrettiği ve öğrettiği gibi hissetmiyorum. Bakın söylüyorum. Benim aklım öyle çalışmıyor. Bir moron gibi yaptığım birşey var adı: düşünmek. Kendi görüşlerimi de oluşturmayı sevdiğim için için pek iyi bir amerikalı değilim. Bana söylendiği anda yere yuvarlanmıyorum. Ne yazık ki çoğu amerikalı emir verildiği anda yere yuvarlanır. Ben böyle değilim. Hayatımda uyduğum kesin kurallarım var. Birinci kuralım: devletin bana söylediği hiçbir şeye inanmamak. Hiçbir şeye.
Size çok önemli bir soru soracağım. Dünyayı kontrol etmenin en etkili ve verimli yolu nedir? iki kelime : akıl kontrolü!