Tarihte adı geçen bir fahişenin ya da sahte bir kahramanın hayatı, zirve imkanlarla temsil edilirken, peygamberlerden sonra allah'ın en sevgili kulları olan o yüce insanların hayatlarını kırık dökük temsil etmeye çalışmak onları küçültmekten başka ne işe yarar? gişe hasılatını yükseltmek için hiçbir manevi ölçü tanımayan, öz kızlarını sahneleyerek geçinen kimseler bu işin para kazandığını farkederler de, bir tophane ekibi kurup "hazreti peygamberin hayatı" adıyla turneye çıkarlarsa; bunları nasıl durdurabiliriz ve bunun mesulü kim olur?
Biz 6 yıldır binlerce insana ne anlattıysak hepsini necip fazıl'dan öğrendik. Şuur trafiğimizi ondan aldık. Ertuğrul muhsin'in sahnede necip fazıl'ın temsilcisi olduğu zamana ulaşamadık. Ama ihanetle biten bu izdivacın mutluluk anılarını çok okuduk.
Sanatın gerçek tarifi, parolamız haline gelen "sanat allah'ı aramaktır". Bu tarifin mana duvarları arasında kaç sanatçı görürseniz mahzun ve yalnızlığa mahkum bırakılmıştır. Şuurlu müslümanların çok değer verdiği, kozmopolitlerin kıskançlıkla diş etlerini yediği, inançsızların ateş püskürüp bir kaşık suda boğmak için fırsat kolladıkları dünyaca meşhur necip fazıl kısakürek bile bu terkedilişin içinde değil midir?
Hemen hemen her tiyatro temsilimizin sonunda üstad necip fazıl kısakürek'in sakarya türküsü'nü okudum. O sakarya türküsü'nde bir mısra var ki, beni dehşete düşürür; "siz hayat süren leşler". Ve hayatım boyunca hayat süren leş olmamak için mücadele ettim.
Ekmek uğrunda yapılan savaşlar, hayatın devamı için vazgeçilmez değerdir. Ama insanın biricik hedefi ve yaratılış gayesi değildir.
Biz kendi sahnemizde batı insanının bunalımını seyrederiz. Seks ve hızlı yaşantı gençliğin ulaşılacak hedefi olarak biliniyor. Manevi değerler ve milli kıymetler sinema ve tiyatroların alay konuları oldu.
Avrupa'nın en ünlü eleştiricileri, yazarlara; "sokaktaki adamdan bahsedin" diyorlar. Türk tiyatrosu -her şeyde olduğu gibi- avrupa'yı taklit etmekle görevini yaptığı zannediyor.
Allah canımı sahnede alsın.
Yahu şimdiye dek hep dram, hep gözyaşı oynadık. Bu arada geriye dönüp bir baktım da, sahneye çıkarmadığımız islam büyüğü de kalmamış.
Dünyadaki bütün sular insanı bedenen temizler, ibadet de insanın ruhunu temizler. Hem bedenen hem ruhen temiz olan insanlar cennetin kapısını tekmeyle açar.