Aslı astarı olmayan şeylere inanan adam, korkuyu arzular; hayal gücü bunu ister. Denilebilir ki, korkacak hiçbirşeyi olmamaktan korktuğu kadar, hiçbir şeyden korkmaz. İnsanlar hayal hastalarıdır. İlaçlarına alıcı bulmak için, çıkarcı şarlatanlar, hep insanların deliliklerini, budalalıklarını sürdürmeye özen gösterirler.
İşte zavallı köy rahiplerinin alışılmış sonu! büyük efendiler olan piskoposlar onlara hakaret eder, onları dinlemezler. Şimdi buranın ağası için dua edelim: antoine de touilly'yi doğru yola getirmesi, hiçbir zaman yoksula hakaret etmek ve yetimi soymak durumlarına düşürmemesi lütfunu ve iyiliklerini ona layık buyurması için allah'a niyazda bulunacağız.
Din konusunda insanlar büyük çocuklardır. Bir din ne kadar saçmalık ve mucizelerle dolu olursa, halkın ruhu üzerinde o oranda tahakküm hakkı kazanır. Sofu, bönlüğüne hiçbir sınır koymamak zorunda olduğuna inanır. Bir şey ya da şeyler ne kadar çok anlaşılmaz olursa, halka o oranda ilahi görünür. Bu şeyler ne kadar az inanılabilir olursa, bunlara inanan sıradan insanlar, o oranda erdem ve üstünlükler olduğunu sanır.
Din koyanlar; tanrılar, ayinler, efsaneler, şaşırtıcı ve korkunç masallar sunmak için, her dönemde hep kaba, cahil ve ahmaklara başvurmuşlardır. Babalar tarafından incelenmeksizin kabul edilen batıl ve esassız inanışlar, az çok değişerek, baskı ve sıkı düzen altında bulunan ve çoğu kez babalarından daha çok düşünce ve muhakemede bulunmayan çocuklara geçmiştir.
Din açık olsaydı, cahiller için daha az çekici olurdu. Onlar için, karanlık ve esrarlı şeyler, korkular, masallar, kerametler ve sürekli olarak beyinlerini işletecek, yoracak, akla sığmaz şeyler gereklidir. Romanlar, inanılmaz cin ve cadı hikayeleri, sıradan insan ruhu için, gerçek tarihlerden daha çekicidir.
Din, insanların sınırlı zekalarını, kendileri için anlaşılması olanaksız olan bir şeyle meşgul etme sanatıdır.