Var olandan sıyrılıp, var etmek istediğine bir kaçışsa aradığın; hayal kur!
Koştuğun yere ulaştığında hala ulaşmak istediğin yer orası olsun istiyorsan; plan yap!
Memnun değilsen, hırsın varsa, hedeflerin cesaretini görmeliyse; gözünü karart!
Ayrıldığın yere gelene hep bir cümlen olmalı, öyleyse; yola çık!
Sen sustukça, içinde bir büyüyen varsa, kanser gibi etrafını sararsa; ölüme meydan oku!
Başkalarından duydukların, gördüklerin, senin çaren olmuyorsa, sen de; dene!
Daha önce başarılmadı diye başkaları seni zorlayacağına, sen; zorla!
İnadına üstüne gelenleri, senin bariz bildiklerini inkar edenleri; sorgula!
Arkanda bıraktıklarını onlarda bıraktığın dönüş ümidi için bile olsa; düşün!
Gidilmeyene giden ol, aradığını bulan ol, canın sıkıldıkça yok ol, bazen, biraz; gez!
Farkettiklerin bile yetmesin, baktıkların anlamını yitirsin, hatta sen de; gör!
Ve tüm olan bitene karşı isyanın olsun, sermayen sanatın olsun, otur da; çiz!
Muhiddin piri reis, merhum kemal reis’in yeğeni idi. zarif ve alim bir arkadaşımızdı. padişah kapısında nasıl davranmak lazımdır, çok iyi bilirdi.
Bu isimler ki mezbur cezayir'de ve kenarlarında kim vardır, kolonbo komuştur ki anınla malûm oluna.... bu kenarlar ve cezirelerde kim vardır, kolonbonun hartisinden yazılmıştır.
Piri Reis çizdiği dünya haritasını Osmanlı padişahı'na sunmuş padişah bakmış. ‘Dünya ne kadar küçük…’ demiş, haritayı ikiye bölmüş ve ‘biz doğu tarafını elimizde tutacağız..’ demiştir.
Ne ilim vardır ki olsun sonu; ne insan vardır ki olmasın kusuru.