seni nereye götürebilirim
kendi karanlığından başka
uzak kıyı kasabaları
soyar mı acılarımızdan bizi
deniz siyahi bir küheylan gibi
yutar mı inançsızlığımızı
karanlıktan besleniriz biz
sağaltarak kinimizi
gündüzlere erişiriz
bahar da geldi bak
yeni&yine bir hayat var dışarıda
oysa biz zorlu iklimlerin
yitik çocuklarıyız
acılar birikir odalarımızda
yalnızlığımız ikonumuzdur
emzirir bizi
kirliyiz ne iyi
yoruyor çağ bizi
sararıp yıpranmış defterlerde
iz sürer
hayatı yüzünde taşıyanlardan
etkileniriz
izbe sokaklar salaş meyhanelerden
toplarız yorgunluğumuzu
seni nereye götürebilirim
kendi düşlerinden başka
düşler ki varlığımıza cennetler çizer
ne çekilmez olur
düş kuyularından yoksunluğumuz
seni sana
seni kendi karanlığına bırakacağım
hiç bitmeyecek içimizdeki
nedeni belirsiz üşüme
pas kokulu gözgülerden
bakacağız usanmadan
kendimize
dalacağız yok aşklara
yıkanarak hiç ağırılarla
yok kendimizden soyunacağımız
bir yer
kaçmakla terk etmek arası
ince bir çizgi
yürüdüğümüz
şu sonu ��ölüm��levhalı yol