Muz cumhuriyetinde olağanüstü halde
çatladı çerçevesi gümüş gözlük
Işıkları kırılmış bir mahalde
sağ koluna taktığı gölgesiz sürtük
denetledi sokak kaldırımlarını
Büyük bahçeli evin duvarını
kuşattı kökü dipte sarmaşık
Uğursuz rüyada gördüğünü anımsayınca
generalin ağzını yardı su
pencereden girerken ışık
mağrur iştahı kurudu
soğuyan terinde kurtlandı tuz
en korktuğu şeyin ölmek olduğunu anlayınca
akşamdan kalma yorgunluğunda eridi buz
Çabuk davransaydı darbenin efendisi
atına gem vurmak zorunda olmayacaktı
Hısımlarından ve metresinden gayrı
herkesin korkulu rüyasında biçimlendi
kayıplar ülkesinin güz tiradı
Haşmetli devletin evindeki hesap
altın çarşısına kutsallığı çağırdı
Düşük fiyatla kapatılmış sürahi dolusu kezzap
sabrın etini delmeye hazırdı
Bir kenara itilmek hoş değildi emeklilikte
yüreği cız etti generalin
söz kıtlığının ortasına düştü düşününce
kanı çekildi ellerinin
Aynada kendini gördü general
Parıltılı apolet çipil gözüne yamandı
beğenmedi gördüğü suretini
Beklediği duruşu görmediği için hayıflandı
Korkuların tetikleyicisi ahval
basit bir ağacı hatırlattı
Çiçek vermekle mutlu olan ağaç
çocuk seslerine muhtaç
dallarını soktu kurak belleğine
Rahatsız oldu burnunun ucundaki
gönülsüz patlayan çıbandan
Titredi ve kendine döndü erk
kurda dönüştü yüreğindeki kelebek
kara gölgesini hışımla sokağa attı
İki darbe arasında kolera vakti
sokak aşkları ertelendi
kimliklerin üstüne düştü hüzün
tıka basa çoğaldı kayıp listesinde kir
general sokağa çıktığı gün
karartılmış yazgısına küstü şehir