Gökyüzü bulutsuz olduğu zaman
derinlik mavi
Senin düş kırıklığın
gözaltını işgal eden yorgun çizgi
sevincinse gökyüzüne küskün
kuş kanadını onarışı sağlığın
Ayrılıkla gelen fırtına yüzün
Bir çocuk baksa yüzüne
görür tarumar bahçeyi
Ne saklayabilirsin ki yüzünde
Sesini bıraktığın örende
uçarı baharın bitti
Uçurtmasız çocuk dudağında hüzün
el sallıyor kıvrılan yola
Uzaklar hep gri
dorukların bildiği sis ve sürgün
Balıklar için deniz
rızk veren ana
Bir bebek nasıl tanır seni
yüzüne bakmasa
memeni emmese acıktığında
Senin yüzün bereket tanrısı
kızın kucağında engelsiz
toplar meyveni
Tut ki ayrılık gelip dayanır
soğuk bıçak gibi kemiğine
Bütün kaçak duruşlar yüzüne dolar
bulutlar akar çocuk seyirliğine
dudağını ısırır endişe
şakağında sigara yakar avcılar
Kuşlar bilmez kurdun
dumanlı havayı sevdiğini
ayrılık hazırlıksız yakalar seni
Kuzeyden gelen rüzgara açık
harman yeri olur yurdun
Dişlerin yenilir öfkene
alnına sığınır yalnızlık
Ne saklayabilirsin ki yüzünde
Her sayfasındaki her satır
yüreğime ayandır
çocukların sözüne tanığım ben de
Ayrılıklar pazarında satılır
yüzünde okuduğum kitap
Ben de bilirim en az çocuklar kadar
hangi sevişmeler aşk olur
senin çocuk yüzünde
hangi öpüşmeler ıstırap