Kara yara kapkara
ortasında can çekişiyor kırmızı
ve içinde kötücül irin
incinmiş beklentinin kabuğunu yakıyor
Kısa bir hayatın kör dibine kurşun
bıraksan uçacak narin susuşun
gül kurusu kahrını bırakıyor
Kızılca kıyamet kanıyor ağzı
umurunda değil hiç kimsenin
kara bir duruşa bürünmüş yara
Kara kapkara yara
etrafındaki mor halkalara
bulaşmış ölümcül erk
Derin öğürtüden süzülerek
dudağından aşağılara sarkıyor sızı
Akşam yemeğinden önce beylerin
iştah açtıran pembe şaraba
baktıkları gibi bakıyor
savaşçılar kan düşmüş kitaba
Konuşmayan kan ıssızlığında
yalnızlığın saydam örtüsü
savaşa çekip gitme çağında
mendilden çaldığı mor çiçekli süsü
kırılgan gövdeye sunuyor
Kara yara kapkara
zifiri endişeyle akan zaman gibi
beyaz gün içine çıkmaktan utanan
sözleri lanetli insan gibi
Sürükleyen sırrı içinde
kiralık düşler satan roman gibi
kara kapkara yara
İki göze tebelleş yalan
nasıl içeri sızmak isterse öyle
mavi bir çocuğun göğsüne tutunuyor
Bir çocuğun göğsünde zehir yara
kurşun yarası
kara kapkara