Beklediğimin gelme olasılığı
kar telaşı altında üşürken
eli böğründe kalır sözlerimin
iyimserliğim buz keser
çatlar bekleyen bakışım kırmızı
Yeter ki yansın vuslat ışığı
Rüzgarım yalnızlığa küser
Beklentilerim çocukça
ki şeker gönül alan gülümseme
Merhaba bilincime ferahlık
kibirli gölgelere uzak hazine
Göğsünde çatlayan ince öksürük
zehir zemberek oldukça
Düştüğü anı lekeleyen haber
ardından dökülen veda sözleri
vakit dolduğunda çürük
bir diş gibi ağzıma düşer
dağlar içimi umarsızlık
Yeter ki gelsin gül mevsimi
ne hançer ne düğün ne aşk
hiçbir şey küçük bir çocuğun
gözlerindeki masumiyet kadar
hayata çağırmaz belleğimi
Hiçbir ağrı uzun yolculuğun
ertelenmesine neden olamaz
Yatağını bulmuş asi ırmak
çırılçıplak denize akar
Kara kış zamanı isyankar
içimi ısıtan gülüşünü
koşulsuz bekleme günü
hiçbir deprem sarsamaz kalbimi
günlerin hoş geldiği mevsimi
görmemek olasılığı kadar
yeter ki bulsun iklimi
hayat rengarenk akar