Şifayı bulmak (veya kapmak): Hastalanmak."Burnum akıyor, yine şifayı kapacağız desene."
Şıp diye geçmek: Ansızın, birdenbire geçmek.
Şeytanın yattığı yeri bilmek: Çok kurnaz ve açıkgöz olmak; bilinmesi, hatırlanması güç şeyleri bilmek; pek çok şeyden haberdar olmak."O ne tilkidir bilemezsin, şeytanın yattığı yeri bile bilir."
Şeytan kulağına kurşun: İyi bir durumdan, işten gidişten söz ederken "Aman nazar değmesin, Allah kötülerin şerrinden korusun, şeytandan uzak bulundursun." anlamında kullanılır.
Şeytanın ayağını kırmak: 1. Aksiliği, uğursuzluğu yenmek. 2. Herhangi bir sebepten ötürü yapamadığı bir şey yapmak."Haydi, şu şeytanın bacağını kır da bize gel."
Şeytanın art bacağı: Çok afacan ve yaramaz (çocuk).
Şeytan görsün yüzünü: "Onunla hiç görüşmek, bir arada bulunmak istemiyorum" anlamında kullanılır.
Şeytan dürtmek: Durup dururken uygunsuz, kötü bir davranışta bulunmak."Güzel güzel oynarken arkadaşına vurup kaçtı, şeytan dürttü her hâlde."
Şeytan diyor ki!: "İçimden şu kötü işi yap, doğru yoldan ayrıl eğilimi geçip duruyor" anlamında kullanılır."Şeytan diyor ki git şunu bir güzel döv."
Şeytana uymak: Dinin emirleri dışına çıkmak, haram olan işlere bulaşmak, doğru yoldan ayrılmak."Şeytana uyup da tekrar kumara başlayacak diye korkuyorum."