Şeyhin kerameti kendinden menkul: Çok büyük işler yaptığını belirtiyor ama bunu doğrulayacak ne kanıt ne de kimse var ortalıkta.
Şeşi beş görmek: Yanlış görmek, görüşünde aldanmak."Şeşi beş gördüm her hâlde."
Şerefini korumak: Onurunu, kişiliğini gözetmek.
Şeref vermek: Onurlandırmak, yapıp ettikleriyle övünç kaynağı olmak.
Şart koşmak: Bir işin yapılmasını önceden bir şarta bağlamak."Para almadan, vermeyeceğini şart koş ona."
Şapa oturmak: Güç bir duruma düşmek, çıkmaza girmek."Şimdi şapa oturduk işte, yardım alacak kimse de yok ortalıkta."
Şamata koparmak: Gürültü, patırtı yapmak.
Şamar oğlanı: Herkesin hıncını aldığı, dövdüğü, çattığı, söylendiği kimse."Yeter artık, şamar oğlanı olmaktan kurtar kendini!"
Şakaya vurmak: Ciddî bir söz ve davranışı şaka yoluyla geçiştirmek.
Şakaya getirmek: 1. Oldukça önemli, ciddi bir şeyi açıktan söylemeyip şaka yollu söylemek. 2. Önemli bir meseleyi şaka yaparak geçiştirmek."İşi şakaya getirip unutturmaya kalkma emi!"