Apostol`la Altmış Beşinci Sayfa Dipnot
1&:
Gün,
Bir gün,
Saydam çam balı renginde olursa yar vilayetinde,
Son yıldız da bu yana dönerse guruptan sakınarak,
Sanadır şahım, bu yazılan esatirik nameler,
Yarınına bırakmak için Karacoğlan zenaatından,
Bana ise aç ruhumun kanayan canlı yarası,
Ve uçuşan sınırsız hayal artıklarım kalır bu çile hanede.
Sen de ben de yani ikimiz de,
Bekleşiriz sonsuzun sonluluğunu umarak,
Bir mutlu nihayeti kurgulayarak...
***
Dilimiz üzre yaladığımız yaşamdan kalan son acılıktır,
Batıni bir virdin lahuti tadınca iştah açıcı,
Çarpıcı ve baştan çıkarıcıdır mirzam...
Ama hız gerek dönerken semah direğine tutunup,
Unutursak hızın hıza eş olmadığını şahım,
Bize kendi virdimize söz üstü düşmek kalır...
Bedenimizi sabırsız bir el alır,
Her gecede an be an çenttiğim yaralı yüreğimizi yel...
2&:
Ve ey aşk ve şiir sever pervane ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi de zoraki hayal:
Kadehime doldurduğum kendi doğurduğuna aşık ve asırlık rüzgarlar olur çoğu zaman... Tarihi adalet üzre tutarım bir cenahımda. Diğer cenahımda kırk bin diyara açılan kırk bin bir kapı sıralanmada. Kırk bin birinci kapıda tüm umudum. Onu sana ayırdım şahım. Ahım tutuyordu Napol'u. Yaralı bir akrep gibiydi çölde yoldaşları. Gözyaşları Süveyş'e karışıyordu.
3&:
Bense bir firavun pelerini gibi bürünmüştüm hüznümü. Küf kokulu bir meyhanedeydim. Bir tas Akdeniz suyu alıp dikiyordum tepeme. Apostol: "Yandın şerefsiz şair. İster misin alevlerinin üzerine organik hortumu mu tutmayı?" diye alaya alıyordu beni ve bilcümle yalancıları. Sancıları başlıyordu yeni şiirlerimin. Çünkü Kleo giriyordu otuzuncu kapıdan...
Salt ihtişam,
Sade ihtimam...
***
Vurun ulan şimdi ey ehli vatan,
İşte şimdi,
Şiirin ve şarabın ve aşkın gözüne gözüne...
"Lan barba ikiletme de doldur,' demenin zamanı.
'Şıradan olsun itin ölümü,
Atın ölümü şeytan suyundan..."
Ve dalıyordum kuzey Kore'ye alt ucundan...