Işık altı karanlık...
Sakarlık içinde "kırıl"ganlık...
Çarşaf gibi
Bir eski alınganlığın
Üstünde düşsüyorum yaşamı.
Geçmiş kokulu odada
Bir hayalet kadın var,ağlamaklı.
Ucu açık bir paslı boru...
Ucu yırtık onlarca soru.
Eğer diyor,
Niyetliysen gelmeye,
Geç pas içinde,
sürüne sürüne,
O sorulardan içeriye.
Bulut yoruldu asılı kalmaktan.
Rafa yağmak istedi,
çamurlaşmadan.
-Bir şair alır mutlaka onu bir kitap arasından.-
Dur diyorsun dünyaya.
Başın dönüyor
Yüksek boşluk manzarasında.
Bilmediğin bir gerçek var.
Şairin sözlerini yabana atma!
Yerçekimine yenik düşer,
Duran her şey bu hayatta.
Beyaz içinde bir kara.
Yalnızlık üstüne bir harita.
Çıkıyor her yol kendi odana.
Yağıyorken yağmur ,yüzüme.
Ağlıyorum görmüyorlar diye.
Sen yine uzaklarda
Bilmediğim şarkıları söylüyorsun,
Isınmış dudaklarınla.
Bakıyorum gökyüzüne,
Paylaşılmış olduğunu bile bile.
Gel!
İhtiyacım var gök yüzüne.
Bu dizeler
Yalnızlığım tarafından
Yazıldı beyaz tenine.